The Guide Bodrum, hikayemizi o kadar güzel anlatmış ki, burada sizlerle paylaşmak istedik ;

Mumcular barajının ardında yer alan Karaova Vadisi, verimliliği ve bolluğuyla görenleri hayrete düşürüyor. Yazın ilk aylarında sararan yulaf ve buğdaylar işlenmeye hazır, hasat makinalarını bekliyor. Bereketli tarla ve bağ manzarasına bakan zeytin ağaçlarıyla dolu tepelerde, minerallerle zenginleşmiş tarlalar, sera ve sebze bahçeleri ile küçük köyler sıralanıyor.

Sıra sıra yemyeşil üzüm bağları, adı üstünde Bağlar Yolu’nda Selia’nın tam köşesinde olduğunuzu belirtiyor. Kapıdan girince, arsanın yolu sizi zeytin ağaçlarının tam ortasında bir tepeye kurulmuş muazzam büyüklükteki tuğla bir yapıya doğru götürüyor.

Batıya bakan güzel tahta bir verandanın önünde bir masa ve sandalye ziyaretçileri büyük tahta kapıların ardına çağırıyor. Bir tarafta özenle ve estetik bir şekilde yıllarına göre ayrılmış parlak şarap şişeleriyle dolu raflarla çevrilmiş, çiftliğin ürünlerinin tadıldığı kadehler ve tabaklarla dolu zarif bir masa kurulu.

Binanın içinde, en serin ve loş köşede parlak paslanmaz çelik tanklar bir önceki yılın mahsulünü saklarken, başka bir köşede meşe fıçılar, 2014 yılının neredeyse şişelenmeye hazır mahsülünü koruyor. Hayallerindeki çiftliği kuran çalışkan çiftin yarısı eşi Selva Subaşı İşmen’i bu girişimin dinamosu olarak tanımlayan Haluk İşmen ilk üzüm mahsülünün iyi geçen 2013 yılı olduğunu söylüyor.

İlk zeytin ve üzüm ağaçlarını 15 yıl önce dikmeye başlarlarken, günde beş litreye kadar süt verebilen yerli keçilerle karşılaştırıldığında günde iki-dört litreye kadar süt verebilen Beyaz İsviçre keçilerinden olan Saanen keçilerinden özel süt üretmeye başlamışlar bile. Ancak bu çiftlikte keçiler özgürce, özel bir beslenme düzeni olmadan geziyor ve günde bir buçuk-iki litre süt üretebiliyor. Çiftlikte ayrıca sadece mahzende satılan özel keçi peyniri 100 kilograma kadar üretiliyor. Sadece ekipman için değil, aynı zamanda uzmanlarından peynir yapımı dersi de almak için İsviçre’ye giden Haluk Bey, edindiği yetenekleriyle peyniri yapıyor. Aynı zamanda dönerken beraberinde getirdiği sanat eseri üzüm sıkacağını da eski bir tahta örneğiyle aynı yerde özel bir cam bölmede saklıyor.

Mülkün çevresine yerleştirilmiş yaşlı, eğri büğrü zeytin ağaçları, şarap bağları ve yeni zeytinler, Dımlık Bağı’nın 50-100 yıllık kalıntıları ancak Selia zeytinyağı sonrasında verimini kaybetmiş ve güzel zeytin vermeyi bırakmış. Haluk Bey’in de belirttiği gibi, üretim Mehmetçik zeytinlerinden yapılır, sofra zeytinleri ise 8-9 yaşlarında en verimli hallerinde olan Gemlik zeytininden gelir. Zeytin ağacı 10-50 yaşlarında en iyi yaşlarını yaşar. Haluk Bey, doğal bir şekilde dağlarda yetişen ve sulama sistemine bağlı olan 40 kadar nar ağacı, biraz mandalin, incir ve şeftali ağaçlarını gösteriyor. Selia reçelleri de çiftliği ziyaret eden misafirlerin en çok aldığı ürünlerdenmiş.

Meyve ve zeytin ağaçlarının arasında, Sirah, Şiraz, Cabernet gibi çeşitli üzüm bağları sıralanıyor. Ancak bunların arasında en çok görülen ve sadece Türkiye’de yetiştirilen Zinfandel. Zinfandel’in üretimi için ilham kaynakları, ABD’de geçirdikleri süre boyunca Kaliforniya’da sık sık ziyaret ettikleri Napa Vadisi’nden başka bir yer değilmiş. Sıra Türkiye’de tarım yapacakları yeri seçmeye geldiğinde, Haluk Bey’in hidroloji mühendisliği deneyimi ve Selva’nın çevreyle ilgili geçmişi, onlara yardımcı olup, onları Mumcular Karaova Vadisi’ne yönlendirmiş. Haluk Bey yakınlarında kurulmuş dört mülkü işaret ederek, karşısında duran tepelere ve vadiye doğru ellerini sallayıp, burayı bambaşka bir Toskana olarak tanımlıyor.

Türkiye’nin bu köşesinde sonbahar yağmurları başlamadan meyveleri şeker seviyeleri en yüksekteyken toplayabilecekleri uzun yağmursuz yazların değerini övüyor. Bu yağmurlar kuzey kıyılarındaki Tekirdağ ve Bozcaada hatta Denizli’nin iç kısımları ve Anadolu’nun diğer bölgelerinin üretim yerlerinde sıklıkla yağar.

Bodrum Yarımadası’nda kalan turistler artık Selia’nın meyvelerinin zevkini çıkarabilir ve Karnas şarabını tadabilirler.